Türkiye'de derece-günler modellemesi ve analizleri

الغلاف الأمامي
Buradan hareketle, pek çok çalışmada kabul edilen tesiryarıçapları yerine, her bir istasyonun DG tesir alanı ortaya konularak, oldukçaçarpıcı sonuçlara ulaşıldı. Tesir alanlarının, tesir yarıçaplarından daha gerçeksonuçlar verdiği görüldü. Tesir yarıçapı uygulamalarında DG'ler bütün yönlerde eşit temsil mesafesine sahip olduğu varsayılırken, bu çalışmada ortaya konulan tesir alanı ile DG'lerin yönlere göre farklı temsil mesafelerine sahip olduğu ortaya konuldu. Elde edilen tesir alanı grafiklerinde yönlere göre temsil mesafeleri net olarak ortaya konularak. değerlendirmeler yapıldı. DG hesaplamalarında ve alansal dağılımlarının belirlenmesinde 253 istasyonun günlük ortalama sıcaklık verisi kullanıldı. İstasyonlar seçilirken verilerin eksiksiz ve gerçek olmasına; buna ek olarak da, en az 3 yıllık bir veri periyoduna sahip olma şartları arandı, IDG ve SDG'lerin Türkiye genelindeki mevsimlik değişimlerinin incelenmesinde ise bu 253 istasyondan sadece 75'inin verisi kullanıldı. Seçilen bu istasyonların veri periyodu farklılık arz etmekle beraber en az 45 yıllıktır. Burada meteorolojik mevsimler 3 aylık periyotlar olarak seçildi. Bu çalışmada, DG'ler -25°C ile 35°C arasında 5°C aralıklarla farklı taban sıcaklıklara göre hesaplandı. Sonuçlar çeşitli DG alansal dağılım haritaları ile ortaya konuldu. Bu haritaların iklimsel, meteorolojik ve topoğrafik özellikler ile ilişkileri saptandı. Çevreyi kuşatan denizler, göller ve ırmaklar gibi açık yüzey su kütleleri Sibirya oluşumlu soğuk hava kütlesinin oluşturduğu pik IDG değerlerini Türkiye'nin kuzeydoğusuna hapseder. Dağların Akdeniz ve Kara Deniz'de kıyıya paralel uzanması, Ege'de dik uzanması, Güneydoğu Anadolu düzlük alanları ve Doğu Anadolu'daki yüksek dağlık alanları ayıran Güneydoğu Toros'lar, kara içi (Van ve Tuz gölleri) ve diğer (okyanuslar, denizler) açık su yüzeyleri gibi bir takım topografik özelliklerin etkisi ortaya konulan klimatolojik dağılımlardan çok net olarak görülür. Bu haritalar yardımıyla, enlem ve boylam dereceleri bilinen fakat ölçüm yapılmayan yerlerin DG değerleri basit bir interpolasyon yöntemi ile hesaplanabilir. Bu çalışma iklim değişimi bağlamında Türkiye'deki SDG ve 'IDG'lerinmevsimlik alansal ve zamansal değişimlerini ortaya koymaktadır. Sıcaklığındüzensiz değişimine bağlı olarak DG istatistikleri bir yerdeki lokal ve mevsimlik değişimleri gösterir. Bu çalışmada mevsimlik IDG \'e SDG bölgesel değişimleri Türkiye için ortaya konularak lokal topografya ve iklim özellikleri ile olan ilişkileri incelenerek sonuçlar diğer çalışmalarla karşılaştırıldı. Lineer olmayan muhtemel eğilimleri ortaya koymak için Mann-Kendall rank istatistiğinin ardışık bir versiyonu mevsimlik IDG ve SDG'lere uygulandı, Genel olarak, eğilimlerin, Genel Sirkülasyon Modelleri (GSM) sonuçları ile uyuşmadığı görüldü. Bu çalışmada ayrıca, 15°C ve 24°C taban sıcaklıklarına göre hazırlanmışaylık IDG ve SDG alansal dağılımları arasındaki ilişkiler ortaya konuldu. Bubağlamda, IDG ve SDG haritaları yüzey özellikleri, mikro ve makro iklimdeğişimleri ile bağlantılı pek çok alansal dağılımı yansıtır. Türkiye'nin karasal iklim bölgelerinde IDG ve SDG arasındaki farkların arttığı gözlenir. Diğer taraftan, Türkiye'nin güneybatı sahilleri ve kuzeydoğu kesimlerinde IDG ve SDG'lerin, hemen her mevsimde, alansal olarak tutarlı ve istatistiksel olarak belirgin ve artan eğilimler gösterdikleri saptandı. Diğer bir değişle, güneybatı sahillerinde binalarda soğutma için il1tiyaç duyulan enerji miktarı azalırken, kuzeydoğu kesimlerinde ısıtma için ihtiyaç duyulan enerji miktarı hissedilir derecede artar. 24 0C(15°C) taban sıcaklığına göre SDG (IDG) toplamlarındaki bu azalmalar yüksek çözünürlüğe sahip üç GSM" nin 2xCO2 simülasyonları ile ortaya konulan ''Türkiye'de hava sıcaklığı artacak'" teziyle uyuşmamaktadır. Diğer bir değişle, geçmiş iklim kayıtlarından elde edilen DG anasal dağılım analizleri model simülasyonları için ampirik yaklaşımlar sağlamamaktadır.Sıcaklık kayıtları rasgele değişim gösterdiğinden gelecekteki karakterleriniortaya koymak için istatistiksel ve ihtimal metotlarının kullanılması gerekir. Bu çalışmada DG "lerin normal dağılım sergilediği kabul edildiğinden, modellemeleri için ortalama değerler ve standart sapmaları önem kazanır. DG risk hesaplamaları için teorik bağıntılar geliştirilerek 253 yerleşim merkezi için uygulamalar yapıldı. IDG ve SDG'lerin global değerlendirmeleri literatürde çok nadir olarak yapılmaktadır. Bununla birlikte, bu çalışmada DG istatistiksel parametreleri teorik olarak formüle edildikten sonra risk hesaplamaları bir Gaussian olasılık dağılım fonksiyonu kullanılarak ortaya konuldu. Türkiye'deki 253 yerleşim birimi için uygulamalar yapıldı. Burada ortaya konulan teorik bağıntılar benzer yaklaşımlar gösteren herhangi bir periyot için de uygulanabilir. Bazı taban sıcaklıkları için DG değerleri hesaplarla ortaya konulmuştur. Fakat referans alınanlar dışındaki her hangi bir taban sıcaklığı için de DGdeğerlerine ihtiyaç duyulabilir. Bu yüzden, DG formülasyonları bir lineer regresyon tekniği kullanılarak ortaya konuldu. Her hangi bir yerin istenen bir taban sıcaklığa göre DG değerini bu ampirik formüllerle hesaplamak mümkündür. Bir bitki farklı gelişim aşamalarında belirli miktarlarda ısıya ihtiyaç duyar. Bitkinin filizlenme aşamasından olgunlaşma aşamasına kadar ki süre zarfında ihtiyaç duyduğu toplam ısı miktarı her büyüme mevsimi için aynıdır. Bu yüzden, bir bitkinin hasat tarihini BDG'ler yardımıyla tahmin etmek mümkündür. Bu çalışmada bazı bitki taban sıcaklıklarına göre BDG hesaplamaları ortaya konularak, bir takım uygulamalar yapılmıştır. Her hangi bir bitki taban sıcaklığına göre BDG değerleri geliştirilen DG ampirik formülleri yardımıyla hesaplamak mümkündür. Don olayları ulaşım ve tarımda büyük hasarlara yol açar. DDG'ler birbölgedeki don olaylarının boyutunu ve yoğunluğunu ortaya koymak amacıylakullanılır. Bu çalışmada DDG'ler hesaplanarak alansal dağılım haritaları ortayakonuldu. Bu haritalardan, donma potansiyelinin yüksek olduğu alanlar kolaylıkla tespit edilebilir. Dolayısıyla, tarım çalışanları motorlu araç sürücüleri donma olaylarının şiddetine bağlı olarak bir takım tedbirler alarak olası zararlarından korunma yoluna gidebilirler. Yüksek kesimlerde ve ilkbahar aylarında havanın ani ısınmasıyla eriyen karlar taşkınlara sebep olabilir. EDG 'ler kar erimesi sonucu oluşan taşkınların tahmininde kullanılır. Bu çalışmada, riskli taşkın olaylarını ortaya koymak için EDG değerleri hesaplanarak alansal dağılım haritaları ortaya konuldu. Sonuç olarak. bu çalışmayla Türkiye 'de derece-gün alanında ihtiyaç duyulankonular ve eksiklikler, derece-gün modellemeleri ve forn1ülasyonları ile mümkün mertebe giderilmeye çalışıldı. Bu çalışma ile Türkiye'de DG değeri bilinmeyen bir yerin DG değerini hesaplamak mümkündür. Ortaya konulan sonuçlar, diğerçalışmalar ve pratik uygulamalarla karşılaştırıldı ve büyük tutarlılıklar gözlendi.

معلومات المراجع